21 Temmuz 2011 Perşembe

hiç biri bana ait değil ama hepsi içimde...

Çanakkale savaşları sırasında, taraflar, ölülerine sahip çıkmak ve onları gömmek adına kısa ateşkesler ilan ederlerdi;bu ateşkeslerden biri sırasında Türk birliğinden İngiliz birliğine futbol topu fırlatıldı, İngilizler futbol topu ile birlikte siperlerinden fırladı, kendi aralarında paslaşarak, Türk birlikleri ile savaşan Alman birliklerine doğru ilerlediler; attıkları şutun arkasında " goool" diye bağırarak siperlerine döndüler....


" Hanımefendi beyefendiyi  kulaklarından yakaladı; beyefendinin eli kadının kalçasındaydı ve hanımefendinin dili beyefendinin ağzının içindeydi;  tramvay beklemekten yorulmuş oldukları için dostluk kuruyorlar diye düşündü bay Hackett. Şimdi hanımedfendi beyefendinin ağzından dilini çekti, beyefendi kendininkini onunkinin içine koydu; "adil" dedi bay Heckett. Beyefendinin diğer elinin ne yaptığına dair merakıı gidermek amacıyla öne bir attı, bay Heckett,  parmaklarının arasında üçte ikisi yanmış sigara ile birlikte orutağın arkasından gevşekçe sarkan kolu gördüğünde çok şaşırdı."




kulağım olmadan duymuş ve söylemiş olacağım bunu, ağzım olmadan söylemiş olacağım, içime söylemiş olacağım, bir an sonra dışıma söylemiş olacağım, belki de hissettiğim şey bu, bir içerisi, bir dışarısı, ortada da kendim, belki de ben buyum, dünyayı, bir yandan dışarısı, bir yandan da içerisi diye ikiye bölen şeyim, dünya jilet gibi ipince bir şey olmalı, ben iki yanda da yer almıyorum, tam ortadayım, aradaki bölmeyim, iki yüzüm var, derinliksizim.


 Sözcükler ve görüntüleri kafamın içinde birbirine karışıyor, savruluyor, paramparça oluyorlar hiç dumadan. Ama bu karmaşanın ötesinde hiç birşeyin hiçbir zaman bozamayacağı büyük bir sessizlik ve kayıtsızlık var, Kendimi aramaktan vazgeçtim.Evrene gömdüm kendimi..


19 Temmuz 2011 Salı

başlangıç

sanki bir şeyler olacak gibi...kötü bir taklit belki de, ama unutulmaması gereken şeyler de var tabii, sözkonusu olan, sözü edilmeyen ve üzerinde konuşulmayan...belki de tüm bunlardan öte, konuşmalar var aramızda, konuşuyoruz işte, anlamlandırmıyoruz ama... ne gereği var ki .... bir şekilde sürüp gidiyor işte...
"az sesini kızsana "